HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA

Hürmüz Boğazı kapanırsa

Hürmüz Boğazı: İsrail-İran arasındaki savaşta özellikle dün gece (22 Haziran 2025) ABD’nin İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerini vurmasına karşılık misilleme olarak İran Meclisi, Umman Körfezi ile Basra Körfezi’ni birbirine bağlayan Hürmüz Boğazı’nın kapanması tasarısını onayladı ve tasarıyı yürütme makamı olan Milli Güvenlik Yüksek Konseyi’ne gönderdi. Yüksek Konsey’in vereceği nihai karara bağlı olarak Boğaz’ın kapanması da gündeme gelecektir.

 

Konu, savaşın tarafları kadar üreten bölge ülkeleri ve tüketen dünya ekonomileri açısından da kritik. Çünkü Boğaz, dünyanın en kritik enerji transit geçiş koridorlarından biri. Suudi Arabistan, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt, Katar ve İran ürettikleri petrol ve sıvılaştırılmış doğalgazın büyük bir kısmını Hürmüz Boğazı üzerinden ihraç edilmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre dünya petrol ticaretinin üçte biri ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ticaretinin beşte biri Hürmüz Boğazı üzerinden gerçekleştirilmektedir.

 

Alternatif güzergahlar yetersiz. Ortadoğu’da üretilen enerjinin dünya piyasalarına ulaştırılması açısından Hürmüz Boğazı kritik bir koridor görevi görüyor. Üretilen enerjinin ihracı anlamında bölge ülkeleri içinde Suudi Arabistan ve BAE sınırlı sayıda alternatif güzergahlara sahip olsa da Irak, Kuveyt ve Katar gibi sadece Basra Körfezi’ne kıyısı olan ülkelerin ürettikleri enerjiyi yurtdışına sevki anlamında alternatif yolları ne yazık ki yok. Bölgede üretilen petrolün sadece dörtte biri boru hatlarıyla başka güzergahlara kaydırılabilir nitelikte. Bu nedenle bölge ülkeleri diplomatik çözüm arayışı içine girmiş durumda.

 

Konu bu kadar kritik olunca ABD’nin Beşinci Filosu da İran’a yönelik caydırıcılık için BAE açıklarında konuşlandırıldı ve alarm durumuna geçirildi. ABD Başkanı Donald Trump savaşa dair her konuşmasında Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasının Amerikan çıkarları açısından kabul edilemez olduğunu vurgulamış olup; İran’ın nükleer tesislerine dün gece düzenlenen askeri müdahale bunun kanıtı niteliğindedir.

 

Bölgede faaliyet gösteren küresel enerji şirketleri ve armatörler krizi yakından takip ediyor. Bazı şirketler bekle – gör politikası uygulayarak yüklemelerini ertelediklerini açıklarken, bazı şirketler ise tankerlerin güvenliği için alternatif planlar hazırladıklarını ifade etmektedir. Savaşın daha da büyümesi durumunda tanker sevkiyatlarının Hürmüz Boğazı yerine Ümit Burnu gibi alternatif yollara yönlendirileceği, bunun ise taşıma maliyet ve sürelerini artıracağı ortaya konulmaktadır.

 

Asya ülkeleri çatışmanın sona ermesini istiyor. Hürmüz Boğazı’ndan geçen petrolün %70 başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya pazarına ihraç ediliyor. Katar, bu pazarın en önemli enerji tedarikçilerinden biri. Bu nedenle Asya ülkeleri Hürmüz Boğazı kapanmadan ve enerji fiyatları yükselmeden savaşın sona ermesin istiyor.

 

Avrupa ülkeleri tedirgin. Çünkü Ukrayna krizi sonrası Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle Avrupa ülkeleri enerji ihtiyaçlarının önemli bir kısmını Körfez ülkelerinden karşılamaya başlamış ve Katar, AB’nin LNG ihtiyacının karşılanmasında tek başına %10’unluk paya sahip olmuştur. Avrupa’nın enerji arzı açısından bölgeye bu kadar bağlı olması nedeniyle olası bir Hürmüz krizinin en son 2022’de tavan yapan doğalgaz fiyatlarının yeniden benzer seviyelere gelebileceği ve bunun da AB nezdinde ikinci bir Ukrayna travması yaşatabileceği endişelerini alevlendirmiştir. Katar’dan gelen LNG akışının kesintiye uğraması ile doğalgaz açığı büyüyecek Avrupa’nın halihazırda yüksek seyreden enflasyon ile mücadelesi de zorlaşacaktır.

 

Hürmüz Boğazı kapanırsa petrol fiyatları üzerinde şok etkisi kaçınılmaz. Enerji piyasası analistlerinin Haziran 2025 tarihli tespitlerine göre Hürmüz Boğazı’nın blokaj altına alınması durumunda Brent petrolün çok kısa süre içerisinde 100-130 dolar bandına çıkabileceğini öngörülmektedir. Ayrıca Boğaz’ın kapanmasıyla Körfez bölgesindeki tüm yedek kapasite fiilen erişime kapalı olacağından Suudi Arabistan’ın da kısa vadede üretimini artırarak piyasalara destek veremeyeceği belirtilmektedir. Bu anlamda piyasaların kısa sürede eski haline dönmesinin tek yolunun Hürmüz Boğazı’nın yeniden açılması olacaktır.

 

Doğalgaz, petrolden daha kritik. Statista verilerine göre Katar, ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci LNG üreticisi ve ihracatının tamamını Hürmüz Boğazı’ndan gerçekleştiriyor. Boğaz’ın kapanması ile başta Asya ekonomileri olmak üzere dünya ülkeleri için büyük bir LNG arz açığı yaratacaktır. IEA, bu LNG krizinin Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği krizden daha büyük etkileri olacağı konusunda tarafları uyarıyor. Çünkü dünyada bu düzeyde bir LNG arz açığını telafi edecek alternatif bir üretici yok. Hiçbir üreticide böyle bir atıl kapasite de yok.

 

Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgazına bağımlı ülkeler arasında Kuzey Amerika coğrafyası üretim ve tüketiminin de bel kemiğini oluşturan Hindistan, Pakistan ve Bangladeş yer alıyor.  Çünkü bu ülkelerin LNG ihtiyacının %70’i Hürmüz Boğazı üzerinden karşılanıyor ve olası bir arz kesintisinde büyük üretim sorunlarının baş göstereceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Hürmüz Boğazı kapanırsa

 

Finansal piyasalar ve tedarik zincirleri bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Petrol ve doğalgaz gibi kritik emtiaların fiyatlarındaki yükselişler, küresel enflasyonun yeniden gün yüzüne çıkmasına neden olacak ve merkez bankaları da para politikalarını yeniden sıkılaştıracaktır. Bu durumda Türkiye gibi yükselen ekonomilerin soğutulması çalışmalarını da olumsuz etkileyecektir. Çünkü enerji, üretilen her malın ana girdisini oluşturmaktadır.

 

Tedarik zinciri tarafında ise sigorta maliyetlerinin, navlun ücretlerinin ve sevkiyat giderlerinin artacağı öngörülmektedir. Kaldı ki Hürmüz bölgesinde denizyolu taşımacılığındaki sigorta maliyetlerinin on gün içinde iki katına çıktığı ifade edilmektedir. Sadece bölge ülkeleri değil, Asya’dan Avrupa’ya giden birçok konteyner de bu güzergahı kullanmaktadır. Olası bir blokajda sevkiyatlarda gecikmelerin olacağı, tedarik maliyetlerinin artacağı ve sanayide birçok maddenin temininin zorlaşacağı açıktır. Hürmüz Boğazı’nın kapanması birçok sektörde üretim kesintilerinin yaşanmasına neden olacaktır.

 

Sonuç yerine. Enerji arz güvenliği açısından Hürmüz Boğazı kritik bir öneme sahip. Daha önce tarihte Boğaz’ın fiilen kapandığı bir örnek yaşanmasa da bu bölgede yaşanacak bir kriz hem küresel üretimin aksamasına hem de küresel anlamda enflasyonla mücadelenin güçleşmesine neden olacaktır. Bu anlamda küresel ekonominin istikrarı ve kendi ulusal çıkarları bağlamında böyle bir ihtimale ABD’nin izin vermeyeceği, İsrail ve enerji arz güvenliği açısından Çin ve diğer Asya ülkelerinin de ABD’nin olası adımlarına sessiz kalarak destek vereceği yönünde görüşler hakim gelmektedir. Şu anda yaşanan tek şey ise savaştaki tırmanmanın oluşturduğu tehdit fiyatlamasıdır. Tahminim o ki, İran Meclisi’nin verdiği tasarı, fiili kapanma ile sonuçlanmayacak; nihai karar bu yönde olsa da buna ABD-İsrail koalisyonu izin vermeyecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir